Ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı;
bir boşluğa düşerken durdu . Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek,
çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden
ipi tutmaya uğraştı. (Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi
anımsadı birden? Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine
verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye
karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak?
Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi
miydi bu?) Başı öne doğru eğiliyordu. Kolları iki yanına sarktı.
Donunun sol paçasından fildişi renginde koyuca bir sıvı aktı
uzaya uzaya; dizine yakın bacağındaki kıllara bulaşarak ard arda yatağın üstüne düştü , yayıldı. Yukarıdan, sallanırken tahtaya sürtündüğü yerden ip çıtırdadı...
Diğer Yusuf Atılgan Sözleri ve Alıntıları
- Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım.
- Belli bir yaşayış uygulamışlar bana. Görünmeyen bir giysi giydirmişler. Sıkıyor beni, çıkarıp atamıyorum. Düğmelerini çözemem mi? Bu bile güç. Ya çıkarıp atanlar? Tutuyorlar onları. Deliler evine kapıyorlar ya da kodese.
- İnsanların birbirine benzerlikleri, tümünün iki ayaklı oluşu şaşılacak şeydi.
- Yatsam, hiç kalkmasam! Kalkıp düşmanlıklarla dolu bir güne başlamakta ne var?
- Başkaları bizi, baca dumanı gibi, dışarıya bıraktığımız belirtilere göre tanırlar.
- İnsan kendine acır mı? Ben acıyorum.
- Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor.Ama yapışıp kalıyor ona, onsuz olamıyor. (Sustu,bir sigara yaktı.) Bakın, şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz: sigara içtiğimi.
- "babam adamsa,ben adam olmayacaktım..."
- Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.
- insanlar yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. olmak istedikleri, olamadıkları "kişi"yi anlatırlar.